Ayasofya'nın yeniden ibadete açılmasından sonra dünyada başka hangi ibadethaneler kiliseden camiye, camiden kiliseye çevrilmiş diye internette araştırıyordum ki, https://tr.euronews.com'un bu konuyla ilgili bir araştırmasına rast geldim. Gerçekten de tam aradığım çalışmayı yapmışlar.
Hüseyin Koyuncu imzalı bu inceleme araştırma kategorisinde yer alacak haberde, İspanya'da Endülüsler’den kalma Kurtuba Camii'nden Mısır'daki Aziz Attarin Kilisesi 'nden Müslümanlar için "Attarin" Camii haline gelen ibadet haneye kadar bir çok mabede yer verilmiş ama İznik'te ve Trabzon'da yer alan ve camiye devşirilen diğer Ayasofyalara pek değinilmemiş nedense.
Trabzon Ayasofya Kilisesi/Camii
Trabzon'daki Ayasofya, Bizans mimarisinde çok yaygın olan dört sütunlu, kapalı haç biçiminde bir plana sahiptir. Tam ortada yüksek kasnaklı kubbe bulunmaktadır. Bu biçimi ile kilisenin Trabzon’da Komnenos hânedanı hüküm sürdüğü yıllarda, 1245-1255 yılları arasında yapıldığı tahmin edilmektedir. Mâbedin batı tarafında yükselen ve Türk devrinde minare olarak da kullanılan dört köşe planlı ve iç duvarlarında resimler bulunan çan kulesi, süslemelerin üzerindeki bir yazıdan anlaşıldığına göre 1443 tarihlidir. 1648’de Trabzon’a gelen Evliya Çelebi’nin yazdığına göre “kefere asrında bina olunan” Ayasofya, matbu nüshadaki yazılışa göre Körlet) Ali Bey adındaki bir vali padişahtan izin aldıktan sonra 1583 yılında bir mahfil ve minber ilâvesiyle camiye çevirmiştir. Trabzon’daki Ayasofya, Fatih Sultan Mehmet’in 1461 yılındaki fethi sonrasında camiye dönüştürülmüş 1961 yılına kadar cami olarak kullanılmıştı. Trabzon Ayasofya’sı, da daha sonra müzeye dönüştürülse de, 2013 yılında tekrar cami haline getirilirken yapılan değişiklikler tartışmalara neden olmuştu.
Cami olması için yapılan değişikliklere bakınca gerçekten de insan üzülmede edemiyor. Sanki koskoca Trabzon'da cami yokmuş gibi paha biçilemez bir tarihi eseri yok etmekle kalmamışlar, Trabzon'a gelecek turistlerin de önünü kesmişler. Maddi kaybı tarif etmek ise imkansız... İznik'in Ayasofya'sı da benzer akıbete uğramaktan kurtulamadı.
İznik Ayasofya Kilisesi Camii
İznik'in tam ortasında, surlarla çevrili ilçenin dört kapısından gelen yolların kesiştiği yerde inşa edilmiş olan kilise Hıristiyanlıkla ilgili önemli kararların alındığı 7. konsil 787 yılında işte bu kilisede toplanmış.
Yani bu mabedin anlamı Hıristiyanlar için ne kadar büyük ve önemli anlatmaya gerek yok. Anlayacağınız, bugünkü tüm Hıristiyanların kaderi bu mabette belirlenmiş.
1331'den sonra Orhan Gazi tarafından camiye dönüştürülen İznik Ayasofya'sı Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Mimar Sinan bir mihrap ilave edip yan neflerde büyük kemer açıklıkları oluşturulmuş. 2007 yılında yapıda restorasyon çalışmaları başlatılmış. Restorasyon öncesi minareye dönüştürülen çan kulesi çok harap ve yıkık durumdaydı. Üç nefli bazelika tipinde yapılan müzede iki adet hazırlanma odası mevcut. Restorasyon çalışmasının binanın tarihi yapısını ve görüntüsünü bozduğu
yönünde eleştirilerde ne kadar haklılık payı olduğunu anımsatmaya gerek var mı bilmem. Milliyet gazetesi restorasyonla ilgili o dönem "Beton sıvayla restorasyon" başlığıyla verdiği haberde restorasyon çalışmalarının Ayasofya Müzesini tarihe gömdüğünü yazmış. Aynı habere göre Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri Projesi (TAY) yetkilileri "Bir Başkentin Yokoluşu" adındaki bir bildiri ile restorasyonun sonuçlarına büyük tepki göstermiş. Uzun yıllar müze olarak kullanılan yapı 6 Kasım 2011 tarihinde, yaklaşık 90 yıl aradan sonra bayram namazının kılınmasıyla ibadete açıldı.
İznik’e gittiğimde görme fırsatım da olmuştu. İznik'e değil ama Türkiye'nin turizmden gelen paraları nasıl çöpe attığına inanamadım. Neyse, gelelim İspanya'daki Kurtuba Camii ya da Cordoba Katedrali'ne…
İspanya: Kurtuba Camisi- Kordoba Katedrali
Endülüs Emevilerin şaheseri olarak tanımlanan Kurtuba Camisi'nin temeli, 785'da Endülüs İslam Devletinin kurucusu 1. Abdurrahman attı. Bu yapıt, İslam mimarisinin o dönemlerdeki yaratıcılığını ve ihtişamını sembolize ediyordu. Aslında bu caminin inşa edildiği yerde daha önce Hıristiyanlara ait olan bir bazilikanın olduğu aktarılıyor.
Peki bazelika nedir? Bazelika, çeşitli dönem yapılarında karşılaşılan bir Hıristiyanlık öncesi yapılarda dini niteliği olmayan bir toplanma yeridir. Hıristiyanlar yayıldıktan sonra bu yapılar kiliseye çevrilmiş.
Ancak Avrupa'da olan birçok ibadethane gibi, Cordoba kilisesinin yapıldığı aynı yerde Romalılardan kalma bir tapınak bulunuyordu. İspanyol Hıristiyanları, Kastilya Kralı 3. Ferdinand ile 1236'da Cordoba kentini tekrar ele geçirerek, Kurtuba Camii’ini katedrale çevirdi. O zamanda beri Cordoba Katedrali olarak adlandırılan bu yapıt, 1984 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak ilan edildi.
Yani anlayacağınız Müslümanlar bazelikayı Cami'ye, Hıristiyanlar da kiliseye çevirmiş. İstanbul, İznik ve Trabzon'dan sonra bir Ayasofya da yavru vatan Kıbrıs'ta var...
Kıbrıs: Ayasofya Katedrali - Selimiye Camisi
Kıbrıs'ta Lefkoşa'nın kuzeyinde bulunan en önemli ibadethanelerden Selimiye Camisi, adadaki Müslüman-Hıristiyan savaşlarının simgelerinden biri haline gelmişti. 1209'da Lüzinyan döneminde Fransız ustalar tarafından gotik formunda inşa edilen Ayasofya Katedrali yıllarca adadaki Hıristiyanların en önemli ibadethanelerinden biriydi... 1570 yılında Osmanlı kuşatmasından sonra, Türkler Lefkoşa'da kontrolü ele geçirince Ayasofya Katedrali, komutan Lala Mustafa Paşa'nın katıldığı cuma namazı ile birlikte camiye dönüştürülmüş.
Neden? Ya neden olacak? Etrafta cami yok ki, ondan. Tıpkı Fatih, İstanbul'u feth ettiğinde, nasıl ki Bizans surları içinde cami olduğu için Ayasofya kilisesini camiye çevirdiyse, LalaPaşa da 117 yıl sonra Eylül 1570'te Kıbrıs'ın Ayasofya'sını camiye çevirmiş... 13 Ağustos 1954'te Kıbrıs Müftüsü, Kıbrıs'ın fethi sırasında Osmanlı sultanı olan Selim'in onuruna camiye resmen "Selimiye Camii" adını verdiğini de anımsatmadan geçmeyeyim.
Suriye: Aziz Yahya Kilisesi - Emevi Camisi
Suriye'nin başkenti Şam'ın kalbindeki Emevi Camii'si İslam dünyasının en ünlü camilerinden biri olarak kabul ediliyor, hani Sn Erdoğan'ın “kardeşim” diye nitelediği Esat ile papaz olduktan sonra da “Şam’da Emevi camiinde namaz kılacağız” dediği Emevi camii işte bu cami… Bu mabedin aslında önce “Aziz Yahya kilisesi olarak yapılmış” desem, inanır mısınız?
715'de inşası tamamlanan caminin yerinde daha önce, Roma İmparatoru I.Theodosius'un yapımını emrettiği "Aziz Yahya Kilisesi" bulunuyordu. Ancak kiliseden önce aynı yerde de Jüpiter Tapınağı yer alıyordu. Bu yapı 635 yılında Müslümanların Şam'ı fethetmesi ile birlikte ikiye bölünerek yarısı Müslümanların ibadet etmesi için cami, yarısı da Hıristiyanların ibadet etmesi için kilise olarak kullanıldığını anımsatmakta yarar var. Daha sonra Şam'ın İslam dünyasının merkezlerinde biri olduğunda, dönemin halifesi, yapının bulunduğu arsayı satın alarak, 9 yılda Emevi camii haline getirmiş...
Lübnan: Aziz John Baptist Kilisesi - Büyük Ömer Camisi
Lübnan'ın başkenti Beyrut, Ömer bin Hattab'ın halifelik döneminde Müslümanlar tarafından fethedildi. O dönemde farklı isimleri olsa da Büyük Ömer Camisi, Bizans döneminden kalma bir kilise üzerine inşa edildi. Fakat kiliseden de önce aynı alanda Roma döneminden bir tapınak bulunuyordu.
Beyrut 1110 yılındaki Haçlı saldırısına kadar Müslüman devletlerin elinde kaldı. Zorlu bir kuşatma sonucunda Haçlı Kralı Baudouin mayıs 1110 tarihinde kenti ele geçirmeyi başardı. Haçlılar, kendi inançları gereği camiyi, Aziz John Baptista ismiyle bir kiliseye dönüştürdü. Selahattin Eyyubi’nin 1187’de kazandığı Hittin Savaşı ile Haçlıların kilisesi tekrar cami oldu, fakat bu durum uzun sürmedi. 10 yıl sonra Haçlılar tekrar Beyrut'un kontrolünü ele geçirdi. 1291’de de Müslümanlar Memluk ordusu ile tekrar Beyrut'a geldi ve Aziz John Baptista Kilisesi'ne zarar vermeden camiye dönüştürdü ve caminin adını "Büyük Ömer Camisi" koydu.
Yani anlayacağınız Hıristiyanlar Roma mabedi üzerine küçük bir kilise yapıyor, Müslümanlar burayı camiye çeviriyor, sonra Hıristiyanlar tekrar kiliseye çeviriyor, sonra tekrar Müslümanlar gelince bir kez daha cami oluyor... Ve tüm bunlar yıllar içinde oluyor...
Cezayir: Keçiova Camii - Aziz Philippe Katedrali
Başkent Cezayir'de "Eski Şehir" olarak bilinen ve bugün dünya kültür mirasları içerisinde bulunan Kasaba (Casbah) bölgesinde yer alan Keçiova Camisi'nin 14. yüzyılda mescit olarak inşa edildiği rivayet ediliyor. Bölgenin 1516'da Osmanlı hakimiyetine girmesiyle camiye dönüştürülen mescit, 1792'de Cezayir valilerinden Hasan Paşa tarafından genişletilerek daha büyük bir ibadethane haline getirilmiş. Cezayir’in 1830'da Fransızlar tarafından işgalinden sonra 1832'de katedrale çevrilen cami, 130 yıl kilise olarak kullanıldı. 1962'de Cezayir'in bağımsızlığını kazanmasıyla camide Cezayirli Müslümanlar kıldıkları cuma namazıyla mabedi camiye çevirmişler.
Bu arada Keçiova Camii restorasyonu için Türkiye'nin de katkıda bulunduğunu unutmayalım. Sadece bu cami değil bir çok Osmanlı eserinin restorasyonu için Türkiye olarak üzerimize düşen görevi yerine getirmişiz.
Filistin: Batı Şeria - Nablus Ulu Camisi
Batı Şeria'daki Nablus kentindeki Nablus Ulu Camii, aslında Roma İmparatoru Justinian tarafından 6. yüzyılda inşa edilmiş bir kiliseydi. Müslümanların bölgede hâkimiyet kurmasıyla camiye dönüştürülen ibadethane, Haçlıların hâkimiyeti ile tekrar kiliseye çevrildi. 1186'da Selahattin Eyyubi'nin gelmesiyle Müslümanlar kiliseyi tekrar cami yaptı.
Mısır: Aziz Attarin Kilisesi - Attarin Camisi
Mısır'ın İskendiriye kentinde 370 yılında Kıpti Ortodoks Kilisesi figürü olan Aziz Athanasius'a adına inşa edilen kilise, 641'de Müslümanların Mısır'ı ele geçirmesiyle cami oldu. Osmanlı döneminde birçok kez tadilattan geçen cami, 1976'da Attarin Camiisi adıyla resmen tekrar ibadete açıldı.
Tüm bu yaşananlara bakınca, aralarında İstanbul Ayasofya'nın da yer aldığı tam 7 kilise Müslümanlar tarafından camiye çevrilmiş, 2 cami de kiliseye çevrilip tekrar cami haline getirilmiş. Cami'den kiliseye çevrilen İspanya'da ki Kurtuba Camii ile Cezayir'deki Keçiova Camii... Onun dışında kalan 7 mabet ise kiliseden camiye devşirilmiş. O dönemleri anlamak kolay, çünkü Hıristiyanlık İslamiyet'ten önceki din, ibadethaneleri de hazır. Müslümanlar feth ettikleri yerlerde ibadet hane ihtiyaçlarını yeni camiler yapana kadar mevcut kiliseleri cami haline getirerek gidermişler. Fatih de öyle yapmış, LalaPaşa da...
Peki ya bugün? Buna ihtiyaç var mı? Adım başı caminin olduğu ve bu camilerin doldurulamadığı düşünülürse, 2020 yılında böyle bir çaba içinde olmak kendi ayağına kurşun sıkmak değil de nedir?
@SuatOktySnck
YAZININ VİDEOSNU İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN:
KAYNAK: https://tr.euronews.com/2020/07/13/dunya-tarihinde-kilise-ve-cami-aras-nda-degisen-unlu-ibadethaneler-hangileri?