Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu sezonun ikinci yeni oyunu "Boyacı"nın galasını, Tayyare Kültür Merkezi'nde yaptı...
4 ay önce kaybettiğimiz usta yazar Tuncer Cücenoğlu'nun kaleme aldığı 2 perdelik komedi oyununu Murat Liman yönetti...
Bir doktor muayenehanesine, boya yapmak üzere gelen ama karısı Gül'ün de aklını çelmesiyle doktorun yerine geçen boyacı Kadir’in başından geçenlerin anlatıldığı oyunda, boyacı Kadir'i Mehmet Ali Açıl, karısı Gül'ü de yine kendi karısı Didem Akın Açıl canlandırıyor ki, öyle böyle değil, tek kelimeyle döktürüyorlar. Sadece Açıl çifiti de değil, ona eşlik eden Nihal Türksever, Günay Güney, Uğur Serener, Volkan Yıldız, Kutlay Akbal, Didem Hun Liman, İpek Zeylan, Sergen Bölük ve Seçkin Kaymaz da akışı fazlasıyla hak ediyorlar. Oyunun müziklerine imza atan ise yönetmen Murat Liman'la birlikte Ömer Göktepeliler...
Kahkaha garantili, son yıllarda Şehir Tiyatrosu'nda izlediğim en keyifli komedi "Boyacı"ydı diyebilirim...
Murat Liman, geçen yıl da "Salaklar Sofrası" oyununu hazırlamış ama nedense hiç sahnelenmeden oyun çöpe atılmıştı.
Edindiğim bilgilere göre, oyunun bir yerinde şarap içme sahnesi varmış ve bu nedenle, tam gösterim aşamasına gelindiğinde, Bursa Büyükşehir Belediyesi'ne çöreklenmiş yobaz zihniyet nedeniyle oyun harcanmış.
Sanki oyunda gerçekten şarap içilecek, sanki oyun icabı dahi olsa şarap mizanseni günaha sokacak! Pes ki, ne pes...
Peki hangisi daha günah?
Emeklerin yok edilmesi mi, gerçek olmayan bir şarap sahnesini sergilemek mi?
Bu nasıl zihniyettir, bu nasıl köhne anlayıştır. Benzer bir olay, 2008'de Ali Düşenkalkar'ın sahneye koyduğu Deli İbrahim oynunun da başına gelmişti. Benim de rol aldığım muhteşem oyunda, kadın oyuncuların kostümlerinin dekolte içerdiği iddiasıyla, bir sezon sahnelendikten sonra gösterimden kaldırılmıştı.
Yine benzer bir yaklaşım nedeniyle, Uluslararası İpek Yolu Film Festivali 'nin de Recep Altepe döneminde yok edildiğini anımsıyorum!
Neymiş gerekçesi, festivale katılan yabancı konuklara kokteyllerde alkollü içki ikram ediliyormuş...
Neyse, gelelim tekrar "Boyacı" oyununa...
Hafta sonu Tayyare Kültür Merkezi'nde oyunun galası yapıldı. Gala'ya Cücenoğlu'nun eşi Aygül Cücenoğlu ve çocukları da katıldı. Cücenoğlu, eşinin Bursa için daha önce hiç bir yerde sahnelenmemiş bir oyun yazmak istediğini, ama buna ömrü vefa etmediğini söylerken bir hayli duygulandığı görüldü.
Ayrıca Tayyare Kültür Merkezi Fuaye Alanı'nda, usta yazar Tuncer Cücenoğlu'nun 50. sanat yılı anısına hazırlanan ve birçok dile çevrilmiş, çeşitli ülkelerde sahnelenmiş oyun afişlerinin sergisi açıldı.
Yani aslında her şey çok iyi düşünülmüş sanki ama eksik bir şey vardı...
Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş...
Bursa'ya ilk geldiği dönemde sanatçılarıyla toplantılar yapmış, onların yanında olduğunu göstermişti.
Peki ya neden galalara katılmaz sn Aktaş?
Bir önceki "Kanatlar" oyununun galasında da yoktu, Boyacı'da da görünmedi sn başkan?
Böylesi önemli bir galada kendi öz sanatçılarının yanında yer almayacak da ne zaman gelecek?
Sn Recep Altepe bu yetenekli insanları hep ihmal etmiş, kıymet bilmemişti.
Nilüfer Belediyesi başkanları, sn Bozbey ile Sn Erdem de her oyunun galalarında sanatçılarını asla yalnız bırakmazken, sn Alinur Aktaş'ın, Sn Altepe gibi davranması üzücü...
Üzücü ve eksi bir durum daha var, o da Şehir Tiyatrosu'nun galalarının sönük geçmesi...
Son iki galaya gazeteciler ilgi göstermezken, tiyatroseverlerin de kayıtsız kaldıkları dikkatlerden kaçmadı.
Galalarda yaşanan o coşku ve heyecan törpülenmiş sanki...
Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu ile kıyaslayınca arada çok büyük fark çıkıyor ortaya.
Neden Bütükşehir Belediyesi'nin tiyatrosunda benzer coşku ve heyecan yok?
BŞ Belediyesi mi tanıtımda yetersiz kalıyor, yoksa Şehir Tiyatrosu'nun idaresinde mi bir sıkıntı var, anlamış değilim.
Acaba, Şehir Tiyatrosu oyunlarını iyi satamıyor mu?
"Satamıyor" derken, tanıtımını iyi yapamıyor anlamında söylüyorum bunu.
Çünkü Bursa BŞ Belediyesi Şehir Tiyatrosu'nun olanakları Nilüfer'den çok daha fazla ve daha iyi...
Acaba, zihniyet farkının yaratığı sonuç olabilir mi?
Bir yanda sanatçılarına özgür bir ortam yaratan bir yapı, diğer yanda sanatçılarına müdahale ederek onları sınırlayan zihniyet?!
Hangisi acaba?