Gündemi sarsan bir konuyu ele almak istiyorum bu yazıda. Bilindiği gibi kamuoyuna sunduğu iki video ile Sedat Peker epey ses getirdi. Aslında amacının meydan okumak olduğunu düşünecek olursak, bir bakıma amacına ulaştı. Ayrıca videolara devam edeceğini de belirtti. Bakalım 90’lı yılların derin yapılanmasına dair ne itiraflar gelecek…
Geçmişten bugüne derin devlet mevzuları toplumun aşina olduğu, adaletle hüküm veren(?) karizmatik mafya liderlerinin etrafında dönen TV dizileriyle kanıksadığı, devlet dediğimiz mekanizmanın da ısrarla ört-bas ettiği bir mevzu.
Derin devlet konusunda hayli kaynak var. Bu konuları derinlemesine araştıranların görüşü, bu yapıların bizim ülkemize has olmadığı. Tüm dünya devletlerinin kamuoyunda hesap vermekten çekindiği konuları illegal bir şekilde çözmek için kullandığı aracılar aslında.
Devletin karanlık tarafını üstlenen bu adamlara, devlet mekanizmalarının bir takım tavizler vermesi veya bazı olayları görmezden gelmesi de olayların akışı için de aşikar. Dolayısıyla derin devlet aslında tarih boyunca vardı. Mesele bu adamların tarihin hangi dönemlerinde kanun önünde veya kamuoyu vicdanında hesap verdiği veya vermediği. Anlaşılan o ki devlet kendi dalını budamak da istemiyor.
Sedat Peker videoları klasik güç savaşı olarak yorumlanabilir. 90’lardan bugüne, kendi deyimlerine göre her dönemin adamı olan Mehmet Ağar’la aralarında husumet olduğu aşikar. Kamuoyu, paylaşamadıkları her neyse olaylar bu noktaya geldi de haberdar oldu. Tevatürlerle tereddüte düşen kişiler bir nevi ikna edilmiş oldu. Yani her şey güllik gülistanlık olsa sıkıntı yine cereyan etmeyecek.
Mevcut iktidar öyle görünüyor ki derin devleti karşısına değil, arkasına aldı. Zire Sedat Peker’in videosunun hemen ertesi günü, Tolga Ağar’ın terfi ettirilmesi nasıl açıklanabilir? Ortada ciddi iddialar varken, ilgili makamların suya sabuna dokunmaması da denetim mekanizmasının yokluğunu göstermez mi?
Bana kalırsa derin devlet milli duruş sergilenmesi gereken ciddi bir güvenlik problemidir. Şayet bu işlerin kazananı olsaydı, Kolombiya lider ülkelerden biriydi. Gel gör ki, polis halkını kurşuna diziyor. Uyanmamız için ne olması lazım?..
Bugün Sedat Peker’i suç örgütü yönetmekle suçlayan ve arayan devlet, geçen yıl yaptığı mitinglere neden müdahale etmedi ve görmezden geldi? Sedat Peker’in kara paranın merkezlerinden biri olan Duabi’de, kaynağı meçhul olan paralarla hayatına bakıp, Pablo Escobar vari açıklamalarını cesaret örneği kabul emeli miyiz? Mehmet Ağar Susurluk olaylarını “milli güvenlik meselesi” diye geçiştirdi, hangi milletin güvenliğini ilgilendiriyordu acaba? Bugün Tolga Ağar gencecik bir kızın ölümüne sebep olmakla suçlanırken, savcılık adına “soruşturma tamamlandı” diye nasıl açıklama yapabiliyor? Bu kadar soru işareti varken, bu adamların bedel ödememesi ilginç değil mi?
Peki son soru da şu olsun. Sizce buradan takriben kaç yıl sonra yerli bir “the godfather” çıkar?