Açıklamaya Bursa Barosu Başkanı Av. Metin Öztosun, yönetim ve diğer kurulların üyeleri, avukatlar ve sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin katıldı.
“CİNAYETLER MÜNFERİT DEĞİL”
Av. Altınoluk, yaptığı açıklamada şunları söyledi, “Ne yazık ki bu olaylar uzun bir zamanda değil sadece son birkaç gün içinde oldu ve son olmadığı gibi ilk de değildi. Daha birkaç hafta önce 21 Ağustos 2024 tarihinde kaybolup 19 gün boyunca bulunamayan Narin Güran’ın cansız bedenine ulaşılmıştı. Narin cinayeti ise henüz aydınlatılmış değil. Cinayetin aydınlatılması için TBMM’de komisyon kurulması teklifi de AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Görülmektedir ki mevcut iktidar ve ortakları şiddeti ve kadın cinayetlerini önleyici politikalar geliştirmek yerine 6284 sayılı kanunu tartışmaya açarak etkisiz ve işlevsiz hale getirmiş, İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çekilerek kadınların mücadelesiyle elde edilen kazanımlarını gasp etmiştir. Kadınlar mevcut düzende şikayetçi olmaktan dahi korkar hale gelmiştir. Mahkemelerse 6284 sayılı Kanun gereği verilmesi gereken tedbir kararlarını kanuna aykırı şekilde reddetmekte ve verilmeyen tedbir kararları nedeniyle kadınların adalete inancı azalmaktadır. İşte tam bu yüzden kadın cinayetleri münferit değil sistematik ve politiktir diyoruz. Kadın cinayetlerindeki ve kadına yönelik şiddetteki korkutucu artış kadın üzerinden yürütülen yanlış politikaların sonucudur. Çünkü iktidarın kadınlara ve kadınların insan haklarına karşı takındığı bu tavır yıllardan beri süregelmektedir” dedi.
“FAİLLER AKLANIYOR”
Kadına yönelik olumsuz bakış açısının önceden beri süregeldiğini kaydeden Altınoluk, şöyle devam etti: “Daha kadınların yaşam hakkı korunamazken, kürtaj hakları tartışılırken, kadınlar ücretsiz ve erişilebilir sağlık haklarını dahi kullanamayıp HPV aşısına ücretsiz erişimleri sağlanamazken 3 Ekim 2024 günü Sağlık Bakanlığı tarafından ‘Normal Doğum Eylem Planı’ isimli bir etkinlik kapsamında bir tanıtım toplantısı yapılmış ve yayınlanan kamu spotunda sezaryen doğum yapan kadınlar eksik ve yetersiz anne olarak yaftalanmıştır. Bu söylem kadınların bedenleri üzerindeki haklarına yapılan bir saldırı niteliğindedir.
Ancak bu saldırılar mevcut zihniyet tarafından bertaraf edilmek bir yana, ‘mağdur suçlayıcı fail aklayıcı dil’ toplumun her kesimine sirayet etmiştir.
Erkek şiddetinin üstü, mağduru suçlayarak ya da failin psikolojik durumuna ilişkin bahaneler üreterek örtülemez. Çünkü erkekler kadınları uyuşturucu bağımlılığı nedeniyle öldürmüyor, erkekler kadınları ayinler, ritüeller gereği öldürmüyor, erkekler kadınları işsizlikten fakirlikten psikolojik sorunlardan dolayı öldürmüyor, erkekler kadınları öldürebildikleri için ve öldürmelerine izin verildiği için öldürüyor.”
CİNSİYET EŞİTLİĞİ
Kadınların, sindirilmeye ve korkutulmaya çalışıldığını, ancak korkmadan, susmadan, itaat etmeden sokaklarda istedikleri saatte güvenle var olma hakkından vazgeçmeyeceklerini ifade eden Altınoluk sözlerini şöyle bitirdi: “Bursa Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak, kadına yönelik her türlü şiddet ve kadın cinayetleri son bulana kadar, faillerin etkin şekilde cezalandırılması, İstanbul Sözleşmesi’nin tekrar yürürlüğe girmesi, 6284 sayılı Kanun’un etkin bir şekilde uygulanması, her alanda kadının insan haklarının sağlanması, toplumsal cinsiyet eşitliğini gerçekleştirecek toplumsal dönüşümün sağlanması için mücadelemizin ve çalışmalarımızın devam edeceğini ve kadınların yaşam hakkına saldıran, şiddeti ve kadın cinayetlerini teşvik eden her türlü zihniyetin karşısında olduğumuzu kamuoyuna saygıyla bildiririz.”