Tarım ve hayvancılıkta girdi maliyetlerinden dolayı gerileme yaşanırken, Türkiye’nin gündeminden düşmeyen sokak hayvanları tartışılmaya devam ediyor. Mama sektörünün vatandaşları üzerinde oluşturduğu algılar sayesinde kedi ve köpek bakanların bir süre sonra hayvanları terk etmesi tepkilere yol açıyor.

Bilal Kayaaltı

Sokak hayvanlarının uyutulacağına yönelik iddiaları iktidar yalanlarken, bazı kesimlerin hayvanların öldürüleceğini gündeme getirmesi kafalarda soru işaretleri uyandırıyor.  Bavul Haber, sokak hayvanlarına yönelik atılması gereken adımları konunun yerel muhataplarına sordu.

AK Parti Bursa Milletvekili Refik Özen, Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın ve Uludağ Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Öğretim Üyesi Mustafa Tayar, sokak hayvanlarıyla ilgili açıklama yaptılar.        

REFİK ÖZEN: YASALAR ÇIKARDIK

Sokak hayvanlarının korunmasıyla ilgili farklı zamanlarda hükümetin kanunlar çıkardığını hatırlatan AK Parti Bursa Milletvekili Refik Özen,  başıboş köpeklerle ilgili mutlaka önlem alınması gerektiğini belirterek, “Öncelikle son yıllarda sahipsiz sokak hayvanlarıyla alakalı bir sorun olduğu gerçeğine dikkat çekmek gerekiyor. Sadece ülkemizin değil dünyanın birçok yerinde bu sorun aşikar olarak görülmekte. Kuduz hastalığı taşıyan veya saldırarak ısırıp insan hayatını tehlikeye sokan sokak hayvanlarının sayısı artmaktadır. İnsana zarar veren bu başıboş sokak hayvanlarına karşı mutlak suretle önlemler alınması gerekiyor. Sahiplendirme, barınaklara alma ya da kısırlaştırma yöntemi bizim önceliğimizdir. Bunu başardığımız takdirde başka bir yönteme gerek kalmayacaktır. Bir hususa özellikle hatırlatmak istiyorum. AK Parti iktidarında Cumhurbaşkanımızın da değerli girişimleriyle yasalarda yapılan değişiklikle önce hayvanı eşya kategorisinden çıkarıp canlı kategorisine almıştık. Yine 2021 yılında yaptığımız kanun değişikliği ile hayvanlara karşı işlenen işkence ve suçlara karşı hapis cezasını öngören uygulamayı hayata geçirmiştik. Bu kanun değişikliklerinin çok değerli ve önemli olduğu kanaatindeyim” dedi.

Hayvanlara olan merhamete dikkat çeken Refik Özen, sözlerini şöyle sürdürdü, “Bizler; savaşa giderken doğum yapan bir köpeği görüp rahatsız olmasın diye ordusunu yönünü değiştirmiş bir peygamberin ümmetiyiz. Ülke olarak tarihi geçmişi zenginliklere dolu olan bir kültüre sahip milletin fertleriyiz. Hatırlayacak olursak tarihimizde hayvanların düzgün beslenmesini, su içtikleri yalakların temizliği ve bakımının yapılmasını sağlayacak devlet görevlilerinin olduğu bir medeniyete sahibiz. Osmanlı döneminde başta leylekler olmak üzere göçmen kuşların bakım ve tedavisinin yapılması kurulan Gurabahane-i Laklakan hayvan hastanesi yine AK Parti döneminde Bursa’mızda Irgandı Köprüsünün bitişiğinde restore edilerek hizmete açılmıştır. Ayrıca Ak Parti döneminde yerel yönetimler tarafından yapılan ve Avrupa’da örnek gösterilen sahipsiz hayvan barınaklarımızı da unutmayalım. Sadece tedavi ve bakım merkezi değil aynı zamanda hayvanların ehlileştirilmesi ve eğitilmesi görevini de yapan bu merkezlerin arttırılması ve hayvanların buralarda barındırılması doğru bir yaklaşımdır” diye konuştu.

ÖZEN: HAYVAN SEVGİSİ EĞİTİMİN BİR PARÇASI

Kısırlaştırmaya dikkat çeken AK Parti Bursa Milletvekili Özen, “Sahipsiz hayvanların barınaklarda aşılama ve kısırlaştırma işleminde arzu edilen yüksek sayıya ulaştırılması gerekmektedir. Mümkün olduğu kadar kısırlaştırılmış hayvan sayısı arttırılmalı. Kısırlaştırma yapılırken de hayvan neslini yok etme tehlikesinden korumalıyız. Barınak olmayan bölgelerle kısırlaştırma işlemi yapıldıktan sonra nüfus oranı da gözetilerek kısmen salınması çocuklarımızın ve hayvan sever vatandaşımızın da vakit geçirmeleri için faydalı olacaktır. Aslında hayvan sevgisi de eğitimin bir parçası. Ve ilk basamak olarak ailede başlaması gerektiğine inanıyorum. Çocuklarımıza hayvanları tanıtıp, fayda ve zararlarını, tarihimizden aldığımız örneklerle pekiştirip hayvan sevgisini aşılayabilirsek bilinçli bireyler olarak yetişmesine katkı sunmuş olacağız. Böylelikle çocuklarımız hayvana karşı nasıl davranacağını, nasıl bakım yapacağını, nasıl besleyeceğini ve tehlike durumunda nasıl davranması gerektiğini bilecek seviyede olacak. Maalesef bu konu da aileler olarak beklentileri tam karşılayabilmiş değiliz.”

ÖZEN: HEVESLE BAKIP, TERK EDİYORLAR

Kamuoyunun yalan haberlerle yanıltıldığını kaydeden AK Parti Bursa Milletvekili Refik Özen, son olarak şöyle konuştu, “Toplumuzun birçok kesiminde özellikle sosyal medya başta olmak üzere basın organlarında doğru olmayan teyitsiz yanlış ve yanıltıcı bilgiler görülmekte. Bu bilgilerle hareket eden kişiler zaman zaman mağduriyetler de yaşamakta. Bir kısım sektör mensuplarının ticari amaç güderek sokak hayvanları konusunda yanlış algı uyandırdığına şahit oluyoruz. Yukarda ifade ettiğim gibi doğru bilgiler eşliğinde eğitimle bu algılara düşülmeyeceği konusundayım. İmkânı olan vatandaşımızın mülkiyetinin uygun alanlarında hayvan beslemesi görüşünü destekliyorum. Hayvan sevgisini çocuklarımıza aşılamak için güzel bir fırsat olacaktır. Tabi bu konuda da özenli olmak gerekiyor. Bir anlık hevesle hayvan sahiplenip sonrasında o canlıyı sokağa bırakmak yanlıştır. Günümüz probleminin de başlıca kaynağını bu davranış biçimi oluşturmaktadır. Oysa birçok rahatsızlığın tedavisinde de hayvanlarla ilgilenmenin, vakit geçirmenin faydalı olduğu, kişinin rehabilitasyonuna katkı sağladığı doktorlarımızca da tavsiye edilmektedir” şeklinde ifadeler kullandı.

ERKAN AYDIN: KISIRLAŞTIRILIP SAHİPLENDİRİLSİNLER

 Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın ise hayvanlara yönelik yeni kanuni düzenleme ilgili olarak, “Benim de milletvekilliği yaptığım dönemde Ocak 2020’de bu konu meclise geldi. Araştırma komisyonu kuruldu. 3 ay süreyle çalışıldı. Bunun sonunda taslak getirildi. Yasa çıkartıldı. İktidar partisi bunu yeterli görmüyor. Kamuoyunda tartışmaya açtı. Uyutulma meselesiyle ilgili tartışmalar var. Hiç bir canın, çocuğumuz yaşlımızın bu tür başıboş köpekler tarafından hayatını kaybetmesini istemeyiz. Bununla da mücadele edilmesi gerekir. O araştırma raporu sonucunda ortaya çıkan önemli tavsiyeler vardı. Hayvan haklarıyla mücadele edilmesi için fon kurulması teklif edilmişti. Bunun kaynağının nereden geleceği yazıldı. Belediyelerin aldığı emlak, çevre, temizlik vergileri, milli piyango ve jokeyden alınan gelirler. Bir pay aktarılarak kurulacak fonla, kısırlaştırma yapılması. Bu yapılmayınca hızlı üreme oluyor. Bizim 114 dönümlük Hamitler’de barınağımız var. Her türlü hizmeti yapıyoruz. Uyutulma işlemini doğru bulmuyoruz. Kısırlaştırılıp sahiplendirilmesini doğru buluyoruz. Her hayvan etkin kısırlaştırılırsa popülasyon azalıyor. Mecliste daha önce hazırlanan teklif hayata geçirilsin. Fon kurulsun. Belediyelerde kaynak yok ancak bu fonla kentin nüfusu oranında aktarım olursa mücadele rahatlıkla yapılır. İlk meclis toplantımızda Veteriner Hizmetleri Müdürlüğü’nü kuracağız”  ifadelerini kullandı.

TERK EDİLEN KÖPEK SORUNU VAR

Can dostların sokaklara terk edildiğini anımsatan Uludağ Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Tayar,  “Başıboş köpek sorunu yok, terk edilen köpek sorunu var. Yaz gelince çocuklara karne hediyesi olarak alınan kedi köpekler var. Bu hayvanlara evde bakmak sorumluluk istiyor, aynı zamanda maddi yatırım da gerektiriyor. Mama sektörünü de unutmamak gerekir. Bir süre sonra hevesimiz geçiyor ve tatile gidilen yerlerde terk ediliyor, sokağa bırakılıyorlar. Bu hayvanlar evde rahata, her şeyi hazır bulmaya alıştıktan sonra sokağa bırakılınca sefil gibi yaşıyorlar. Sonrasında içgüdüsel olarak üreme ve beslenme derdine düşüyorlar. İlk olarak 8 aylık olan köpekler 4 ile 8 arasında doğum yapıyor ve doğumlar böyle artarak devam ediyor. Can dost diye evde bakılmaya alıştırılan hayvanlar sonrasında sokaklarda saldırganlaşıyor, parkları, bahçeleri kendi mekanı olarak gördüklerinden dolayı insanları tehdit olarak görüyorlar.  Köpeklerin kısırlaştırılması çözüm değil, sonuçta bunların yumurtalıkları alınıyor, dişleri sökülmüyor. Bu sorun 20 yıldır gündemimizde,  5199 yasasına göre belediyeler bu hayvanları kısırlaştırmak ve bakımını yaptıktan sonra aldıkları yere bırakmakla yükümlü.  Maalesef, belediyeler ciddi adım atmadılar ve netice olarak sorunu kucağımızda bulduk. Tarım ve Orman Bakanlığı bu konuda yetkili otorite ve organize olmasına rağmen sorumsuz davrandı. Sonuç olarak bir bölünmeyle karşı karşıyayız. Birbirine küfreden toplumun bir kesimi; bunlar bizim çocuğumuz, evladımız, can dostumuz diyor, diğer taraf ise çocuğuma saldırdı, bana saldırdı diyor. Geldiğimiz noktada çözümsüzlüğü görüyoruz” dedi.

HERKES ISLIK ÇALDI

Can dost diyenlerin köpekleri sokağa terk ettiklerini belirten Prof. Dr. Mustafa Tayar,  “Bir AVM’den çocuğunuza giysi-oyuncak bakıyor, çıkarken de petshoptan köpek alıyorsunuz. Tatil bittiğinde veya hevesiniz geçtiğinde de, can dost dediğiniz hayvanları yol kenarına, ormana, sokağa bırakıyorsunuz. Şimdi bu canları öldürmek çözüm değil. Veteriner hekim, “hayvana eziyet etmeyeceğim, öldürmeyeceğim” yemini ederek mesleğine başlıyor. Artık köpek bakımından vazgeçmeliyiz. Kapının önüne, kaldırım kenarına bırakılan mamalar, sular ise çözüm değil. Tasarruf tedbirleri kapsamında barınak yapımı da duracak. Sokakların köpeksizleşmesi için ortak akılla hareket etmeliyiz. Deney faresini öldürmek için bile 50 yerden izin almak gerekirken, binlerce köpeği veteriner hekimlere yaşamlarına son verin demek doğru bir yaklaşım değil.  Dünyanın hiçbir yerinde sokak köpeği tarafından öldürülen, yaralanan insan yok. Avrupa Birliği 1987 yılında ev hayvanlarını koruma sözleşmesi yayımladı. Türkiye de bu sözleşmeye imza attı, kanunlar çıkardı. Aradan geçen 20 yılda, birkaç belediye hariç, adım atılmadı. Herkes ıslık çaldı. Hayvan bakanlar, can dost dedikleri köpekleri sokağa bıraktığında en ağır şekilde cezalandırılmalı, birinci önlem bu. Sonrasında sahiplendirilme yapılmalı. Barınak konusunda belediyelerin bütçesi buna yetmez. Bizler hep birlikte eğitimleri başlatmalıyız. Bu şekilde hareket edersek, iyi niyet gözlüğü takarsak Türkiye’nin üstesinden gelmeyeceği sorun yok. Kimse kusura bakmasın ama evlatlar, çocuklar ve can dostlar sokaklarda olamaz” diye konuştu.